Zengin bir kültür mirası olarak bugüne adını yazdıran Çırağan Sarayı, İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde yer alıyor. Boğaz’ın en güzel manzaralarından birini misafirleriyle paylaşan sarayı, gelin yakından inceleyelim.

Çırağan; Lale Devri’nde (1718-1730), mum ve kandil ışığında yapılan gece eğlencelerine verilen isimdir. Sarayın bulunduğu yerde bu eğlenceler yapıldığı için saraya “Çırağan Sarayı” denmiştir. İlk olarak, Lale Devri’nin sadrazamı Damat İbrahim Paşa tarafından eşi Fatıma Sultan için ahşap bir yalı şeklinde inşa edildi. Daha sonra I. Mahmut, III. Selim, II. Mahmut ve Sultan Abdülmecid tarafından yazlık saray olarak kullanıldı ve farklı eklemelerle yeni düzenlemeler yapıldı. ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Sultan Abdülmecid döneminde yeni bir saray yapmak için bu yapılar yıkıldı. Saray, Nigoğos Balyan tarafından tasarlandı ve yapımına 1863’te Sultan Abdülaziz döneminde başlandı. Sarayın yapımı Sarkis ve Agop Balyan tarafından yürütüldü ve 1871 yılında tamamlandı. Çok değerli eşyalar ile donatılan saray, Kuzey Afrika İslam mimarisine atıfta bulunan bezemeleriyle 5 milyon Osmanlı altınına mal oldu. 20 Ocak 1910’da çıkan yangın, saraydan geriye sadece beden duvarlarını bıraktı ve İstanbul Belediyesine devredildi. Sarayın bahçesi uzun yıllar Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün futbol sahası olarak kullanıldı. Saray, Çırağan Caddesi üzerinde bulunan zarif köprü ile Yıldız Sarayı Bahçelerine, Malta ve Çadır Köşklerine uzanır. 1986 yılında alınan kararla onarımına başlandı ve 1990 yılında tamamlanarak “Çırağan Palace Kempinski” adıyla misafirlerini ağırlamaya başladı.