Çelik Uygur Gülersoy, 1930 yılında Hakkâri Çölemerik’te doğmuş, yapı renovasyon çalışmaları ve yazdığı kitaplarıyla tanınan ünlü bir turizmci, yazar ve hukukçudur. Biz ise onu daha çok İstanbul’a olan aşkıyla tanıyor ve o kimliğiyle biliyoruz. Çelik Gülersoy, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında özenle onarılıp yenilenmiş yapıların ve sessiz sedasız yazılmış yüzlerce kitabın yazarı ve bir “kültür insanı” olarak tanınıyordu. Tam anlamıyla bir İstanbul aşığı olan Gülersoy, ilk ve ortaöğrenimini İstanbul’da tamamlamıştır. Beyoğlu Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girmiş ve henüz öğrenciyken kapısından adım attığı Türkiye Turing ve Otomobil Kurumunun (TTOK) önce hukuk müşavirliği görevini sonraları ise genel müdürlük görevlerini üstlenmiştir.

Özellikle İstanbul ekseninde gerçekleştirdiği yenileme çalışmalarıyla şehre kaybetmekte olduğu karakteristik özelliklerini ve toplumsal tarih bilincini yeniden kazandırmayı hedeflemiştir. Akademik anlamdaki başarılarının yanı sıra kendi kurduğu ve kitaplarının çoğunu bağışladığı İstanbul Kütüphanesi onun mirasıdır. Çalışmalarıyla birçok değerli unvana kavuşan Gülersoy, 1976’da İtalyan Cumhurbaşkanı tarafından “Cavaliere” nişanına, 1979 yılındaysa Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Ulusal Liyakat Nişanlarına layık görülmüştür.

1977-1983 yılları arasında Kariye Camii'nin restorasyonu ve çevresinin temizlenmesi, Beyazıt’ta yer alan Bab-ı Ali Kapısı’nın onarılması, 1979-1980 yılları arasında Emirgan Korusu'nda yer alan üç köşkün restorasyonu, 1984’te Çubuklu’daki Hıdiv Kasrı’nın kurtarılması, Sultanahmet’e bağlı Soğukçeşme Sokağı’ndaki harap evlerin turistik pansiyonlara dönüştürülmesi, 1985’te yine Sultanahmet’teki Yeşil Ev’in restorasyonu, 1998’de yok olmak üzereyken kültür evi haline getirilen Fabiato Köşkü’nün yeniden kazanılması gibi onlarca renovasyonu bizzat gerçekleştirmiş ve başarılarla dolu yaşamı boyunca İstanbul’a hak ettiği değeri vermeyi kendisine hedef bilmiştir.