Eski adıyla Gare d’Orsay şimdiki adı ile Musee d’Orsay, Seine Nehri’nin sol yakasında Louvre Müzesi’nin çaprazında yer alır. 1898 yılında Victor Laloux tarafından tasarlanan ve tren garı olarak inşa edilen bina, özgün bir mimariye ve eşsiz bir lokasyona sahiptir. Zaman içerisinde demiryolu taşımacılığındaki gelişmelere karşılık veremeyen bu ihtişamlı yapı, uzun tartışmalar sonrasında müzeye dönüştürülme kararıyla yeniden hayata kazandırıldı.

1979’da garın müzeye dönüştürülme projesi için açılan yarışmayı Pierre Colboc, Renaud Bardon ve Paul Philippon’dan oluşan ACT grubu kazandı.
Müzeler konusunda oldukça tecrübeli İtalyan Mimar Gae Aulenti de bu dönüşümde Fransız mimarlara yardımcı olmuştur. Birçok müze tasarımı yapan Aulenti’ye göre tasarımda en önemli olan, yapıtları en iyi koşullarda sergilemek ve bunların iyi görülebilmelerini sağlamak, yani gerçek bir iş olan ziyareti en kolay hale getirebilmektir. 1986 yılında Avrupa’nın en büyük müzelerinden biri olarak açılan ve 2019 yılında 3.2 milyon ziyaretçiyi ağırlayan müzede 1845 – 1915 dönemine ait, ağırlıklı olarak Empresyonist ve Post- Empresyonist akımlarını temsil eden sanat eserleri sergilenmektedir. 

Sergilenen 4.000 eserin arasında Monet, Renoir, Cezanne, Gauguin, Van Gogh gibi önemli isimlerin tabloları ve pek çok önemli heykel bulunmaktadır. Cehennem Kapıları (Rodin), Kırda Yemek (Manet), Moulin de la Galette’te Dans (Renoir), Mavi Nilüferler (Claude Monet) ve La Belle Angele (Paul Gauguin) müzede sergilenen en önemli eserlerden bazıları. Müze bünyesinde yer alan sergide ünlü ressamımız Osman Hamdi Bey’e ait bir eser de sergilenmektedir.