Neoklasik; 18. yüzyılın ortalarında başlayan ve o dönem sıklıkla kullanılan barok ve rokoko tarzının aşırı süslemelerine tepki olarak doğmuş mimari bir akımdır. Antik Yunan ve o dönemdeki yapıların görkemli sadeliği örnek alınmıştır.
Neoklasik mimaride anıtsal yapı tarzı benimsenmektedir. Klasik sütunlar, formlar ve çizgiler sadeliği sağlamak için oldukça önemlidir. Bu akımda; resim, heykel gibi sanat dallarında olduğu gibi mimaride de gereksiz detaylara yer verilmemektedir. Sadelik daima ön plandadır. Binalar simetrik şekilde tasarlanmaktadır. Yapıların, kubbeli çatıları ya da çatı kısmında üçgen bir formu bulunmaktadır.
Türkiye’nin en eski müzelerinden olan İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin ana binası, 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Yapının önünde 4 dikey sütun ve sütunların birleştirildiği noktada bir üçgen form yer almaktadır. Türkiye’deki Neoklasik mimarinin önde gelen örneklerinden biridir.
1960 yılında tamamlanan III. TBMM, Avusturyalı Mimar Clemens Holzmeister ve yardımcısı Ziya Payzın tarafından inşa edilmiştir. Sütunlar, daha yumuşak bir şekilde binanın ön cephesinde yer almaktadır.
19. yüzyılda inşa edilen, Neoklasik mimariye örnek bir diğer yapı ise; Nusretiye Camii’nin yanında yer alan Tophane Saat Kulesi ya da diğer adıyla Nusretiye Saat Kulesi’dir. Neoklasik esintiler taşıyan bu eserin mimarı bir rivayete göre Balyanlar’dır.
Çamlıca Camii, Tayyare Apartmanları, İzmir Borsa Sarayı, İzmir Saat Kulesi, Esma Sultan Yalısı, Çocuk Sarayı Apartmanı, Erzurum Oteli Türkiye’deki Neoklasik akımın örneklerindendir.
NEOKLASİK MİMARİ
Mimari Akımlar
Neoklasik; 18. yüzyılın ortalarında başlayan ve o dönem sıklıkla kullanılan barok ve rokoko tarzının aşırı süslemelerine tepki olarak doğmuş mimari bir akımdır. Antik Yunan ve o dönemdeki yapıların görkemli sadeliği örnek alınmıştır. Neoklasik mimaride anıtsal yapı tarzı benimsenmektedir. Klasik sütunlar, formlar ve çizgiler sadeliği sağlamak için oldukça önemlidir.